13 Mart 2008 Perşembe

RUMKALE

Rumkale, Birecik Ovasının kuzeyinde, Fırat nehrinin kıyı kesiminin doğusunda, Şanlıurfa yoluna bakan bir tepe üzerindedir. Birecik'i kuzeyden ve kuzeydoğusundan sınırlar. 20. Yüzyıl başlarında kuzeyden Hısn-ı Mansur, doğudan Urfa ve Suruç kazaları, güneyden Birecik, batıdan Pazarcık ve Ayıntab (Antep) kazaları ile çevrili olduğu belirtilir. Kazanın merkezi Halfeti kasabasıdır. Kazanın batı yanı taşlık, doğusu ise düz ve mamurdur. Ormanlarla dolu Karadağ ve Marzeman dağı yer alır. Bu ormanlardan elde edilen kereste odunu ve kömür Ayıntab, Birecik ve Urfa'ya ihraç olunur. Kazanın ortasından ve kuzeyden güneye doğru, Marzeman ve kara suyun karıştığı Fırat nehri akar. Özellikle bahar aylarında nehir kenarında darı, kavun ve karpuz yetiştirilir.
Yerleşimi nedeniyle Rumkale, Assur Kralı III. Salmanassar tarafından 855'te alınan Şitamrat şehri olarak kabul edilmektedir. Buna karşılık Nöldeke, yerleşimi Fırat kıyısında bugünkü Belkıs köyünün yukarısındaki Urum (Hörum) olarak kabul etmiş, sonraki araştırmacılar Urima'nın Rumkale olduğunu öne sürmüşlerdir.
Urima piskoposluğundan Ermeni Kogh Vasil, Franklardan almış olduğu Harsn Msur (Hısn Mansur), Sareş (Turuş) ve Uremn (muhtemelen Urima) havalisini Antakya'lı Tancredeye geri verdi. Süryani vakahinamecilerine göre, Kogh Vasil ve sonra dul zevcesi adına yönetimin başına geçen Kürtig'in elinde Kayşum Raban, Behesne ve Kal'a Rhomayta şehirleri bulunmaktaydı. Rumkale'nin Süryanice isimli olan Kala'a Rhomayta, büyük bir olasılıkla Kogh Vasil'in Uremn'ine karşılık gelmektedir.
554/23 Şubat 1105-22 Şubat 1106 yılında Pahlavuni sülalesinden Vakkas'ın oğlu Grigoris'in (Magistros) oğlu olan ve Vahram da denilen Aza Katolikos Grigoris öldü. Sonrasında 562/21 Şubat 1113'te Katolikos Barseg makamını Grigoris'e verdi. Pahlavuni olarak adlandırılan III. Grigoris, II.Grigoris'in Rumkale'yi Josceln'in dul karısından ve oğlundan satın almış, katolikosluk makamını buraya yerleştirmiştir. III. Grigoris 1113'ten 1166'ya kadar bu makamın başında bulunmuştur. Katolikosluk makamı Rumkale'nin Memluklu Sultanı Melik El-Eşref tarafından alındığı 1292'ye kadar burada kalmıştır.
Grigoris'in halefi şair Nerses Mayıs 1170 ve Mart 1172'de mezheplerin birleştirilmesi nedeniyle kendisi ve imparator Manuel Kommenos'un elçisi Theorianos, Kayşum baş patriği Mikael'in elçisi rahip Theodoros Bar Vahbun arasında Rumkale'de ve Kayşumda toplantılar yapıldı. 1173'te Nerses'in ölümünden sonra, yeğenlerinden en küçüğü Rumkale'de katolikos ilan edildi ise de, büyük yeğeni Nureddin'den bir ferman alıp kendisini 3 Eylül 1173'te katolikos ilan etti. IV. Grigoris Manug (Dirasu) patrik atandı Kilikya prensi Leon, V. Grigoris'i yerinden alıp Kopitar (Gudibara) kalesine hapsetti, o da buradan kaçmak isterken öldü. Ermeniler, yerine Sahanın Gregoras'ı IV. Grigoris Abvad adı ile patrikliğe getirdiler.
13. Yüzyılda Rumkale'de bir çok Yakubi bulunmaktaydı. Yakubi patriği II. Ignace, diğer eserlerinin yanı sıra Rumkale'de muhteşem bir kilise yaptırmıştır. Sonraları kaleyi patriklik makamı olarak seçmiştir. II. Ignace 1252'de Rumkale'de ölmüş, yerine Yakubi patriği III. Ignace Barşavma Manastırı'nı Rumkale'li Şemona karşı savunmak kalmasına rağmen daha sonra barışmışlardır. III. Ignace öldükten sonra Rumkale'li Yakub 1283'te yeğeni Philoxenos'u patrik atadı. Patriğin Barşavma'da 1292'de ölmesiyle, Yakubi Patrikliği çöktü.
Rumkale'de bu olaylar yaşanırken, aynı zamanda yerleşim Memluklu saldırılarına maruz kalmıştır. Memluklu hükümdarı Kalavun zamanında Baysarı'nın kumandasındaki Mısır ordusu, Suriye güçleriyle birleşerek 19 Mayıs 1279'da Rumkale üzerine yürümüş ve Parmazan nehri üzerinde ordugah kurmuştur. Katlikos'a elçi olarak biri Arap, diğeri Ermeni iki kişiyi gönderdiler ve Katolikos'tan kaleyi teslim etmesini, rahipleri ile birlikte Kudüs'e veya Kilikya'ya çekilmesini istediler. Katolikos bu teklifi kabul etmeyince, Memluklular yerleşimin Ermeni kesimini yağma ettiler. Ardından yerleşime giren Memluklar kaleyi ateşe verdiler. Bunun sonucunda tüm nüfus İç Kale'ye çekilince, Memluklular Rumkale'yi terk etti. Memluklular daha sonra El-Eşref Halil zamanında (1292) Rumkale'ye karşı yeni bir sefer yaptılar. Bunun sonucunda 29 Haziran 1292'de oldukça tahrip gören kale düştü. Sonrasında Rumkale, sultanın emri üzerine Suriye naibi Sancar Şuca tarafından tamir ettirildi ve Kal'at El-Müslimin adını aldı. Rumkale Memluklular zamanında yeniden uç kalesi olarak kullanılmışsa da eski parlak dönemini bir daha yaşayamamıştır. Mercidabık savaşından (1516) sonra Rumkale Osmanlı egemenliğine girdi ve Halep eyaletine bağlandı. 1737'de ise eyalet olmuş, kale, dere beyleri ve yerel yöneticiler tarafından idare edilmiştir.
17. Yüzyılın ortalarında Rumkale'yi ziyaret eden Evliya Çelebi, bir tepe üzerinde de gayet sağlam ve müstahkem bir kale olduğunu, 922/1516 tarihinde Mısır hakimi Melik Gavri'den Sultan Selim tarafından alınarak imar edilmeye çalışıldığını ancak 17. Yüzyılda o kadar mamur olmadığını dışarıda camisi, hanı, hamamı ve küçük çarşısı bulunduğunu (Merzeban) suyunun kale dibinde Fırat'a karıştığını belirtir.
1838 yılında Rumkale'yi ziyaret etmiş olan Mareşal Von Moltke eski Roma Surlarının kalıntılarını dolaştığını derin ve sarp vadi içinde akmakta olan Fırat nehrinin gümüş bir şerit gibi ayaklar altında uzandığını, bir zamanlar İskender, Kurus (Pres Kralı) Ksenefon (İ.Ö. 427'de doğmuş Yunan fizolofu), Sezar Julianın (Roma İmparatorları) ay ışığında bu nehri atların sırtlarında geçtiğini yazar. Eskiden Fırat nehri üzerinde bir köprü bulunduğunu, Romalıların burada hemen hemen hiç yolu bulunmayan bir bölgede koloni kurmalarının sebebinin bu olabileceğini belirtir. Rumkale'de kayanın nerede bittiği ve insan eserinin nerede başladığını kestirmenin güç olduğunu kaya duvarının üzerinde beyazımsı taştan 60 ayak yüksekliğinde mazgallar, burçlar ve kulelerle donatılmış surlar bulunduğunu, altı kule kapısının olduğunu söyler. Oldukça yakın zamanlarda Ermeni papazların merkezlerinden biri olmuş kalede muhteşem bir manastır kurduklarını, Roma kartalları kısmen kazınmış büyük sütunların yerlerde yattığını, görkemli surların hala ayakta durduğunu, 80 ayak derinliğinde bir hendekle kayanın düzlükten ayrıldığını, evlerinin kısmen veya tümüyle kayadan oyulduğunu anlatır.
Kazanın nüfusunu 20. Yüzyılın başlarında Türkler, köylerin ise Ermeniler ve Yezidiler oluşturmaktaydı. Kazanın başlıca ürünleri arpa, buğday, darı, nohut, fıstık, üzüm, incir, nar, ceviz, zeytin, zeytinyağı, yayık ve nefis sade yağdı. Efamiye adıyla tanınmış bu kazanın eskiden mamur ve önemli bir yer olduğu anlaşılır. Kazanın her yerinde önemli harabeler görülür. Rumkale, eski zamanlarda Kale-i Zerrin (Altın Kale) adıyla ünlüydü. 20. Yüzyılın başlarında Rumkale kazasında 11.831'i kadın ve 12.351'i erkek olmak üzere 24.182 Müslüman, 295'i kadın ve 274'ü erkek olmak üzere 569 Ermeninin yaşadığı anlaşılır.
Halfeti (Şanlıurfa) ile Gaziantep arasında sınır oluşturan Fırat ırmağı kıyısında yükselen Rumkale'den güneye doğru ırmak sahili izlenirse Suriye sınırları içindeki Carabulusa kadar bir çok kalenin yer aldığı görülür. Aynı noktadan kuzeye doğru yol alındığında, Samsun'a kadar başlıcalarını Amasya, Tokat ve Sivas kalelerinin oluşturduğu tahkimat yapılarıyla karşılaşmaktadır. Rumkale bu kaleler zincirinin en önemli halkasıdır. Fıratın batı yamaçlarında ve sert kalkerli kayalar üzerine inşa edilmiştir. Doğu, kuzey ve batısındaki duvarlar yüksek kayalarla çevrilidir. Kale günümüzde harap bir durumdadır. Kapladığı alan yaklaşık 3.500 metre karedir. Büyük ve kesme taşlarla inşa edilen kalenin güney doğuya açılan tek kapısı vardır. Kalede; kale beyinin konağının kalıntıları, 12. Yüzyılın 2. Yarısına ait Aziz Nerses Kilisesi, çok sayıda kalıntı, su sarnıçları ve bir kuyu yer almaktadır.
Rumkale'deki eserler:
Kale
Aziz Nerses Kilisesi
Barşavma Manastırı

Tarihi ve kültürel kalıtı içeriğinde barındıran, Birecik Barajının yapımından sonra büründüğü özgün kimliğiyle HALFETİ İlçesi önemli bir turizm potansiyeline kavuşmuştur. Şöyle ki Halfeti’de yaşamın tüm renklerini görmek mümkün. Kentin simgesi haline gelen ‘siyah gül’ yerli yabancı tüm konukların ilgisini çekmekte, önemli bir ticaret potansiyeli içermektedir. İl Özel İdaresi tarafından satın alınan motorla su yoluyla Rumkale’ye ulaşım olanaklı hale gelmiş olup, İlçe önemli bir turizm potansiyeli içermektedir.

Hiç yorum yok: